Evet, yanlış duymadınız, kitapların iyileştirici gücü dedim.
Anne karnından başlayıp son nefesimize kadar devam eden bir güçten bahsediyorum.
Anne karnında dinleme yoluyla başlayıp görsel okuma ile yoluna devam eden güçten bahsediyorum.
Zamanla okuma becerisini kazanma ile gücüne güç katan bu yolculuğu BİBLİYOTERAPİ olarak adlandırıyoruz.
Kitap ve iyileşme kavramlarından hareketle bir araya gelmiş bu iki kavram mucizelere gebedir.
Tabii taliplisine.
Her şeyde olduğu gibi BİBLİYOTERAPİ de çaba sonucunda etkisini gösterir. Bazen bireysel çaba ile bazen de ortak çaba ile…
Bireysel çaba sonucunda bireyin kendi dünyasına müdahalesi olarak adlandırabiliriz bu durumu. Yani okuyan birey tam olarak anlayan birey olur. Anlayan birey okuduklarından kendine pay çıkaran olur. Ve böylece karakterler ve olaylardan hareketle kendi yaşamına yön vermeye çalışır. Var olan problemlerini bu yolla çözme gayretinde olur. Hayatta kendi gibi olanların dünyasına adım atar. Yalnız olmadığını hisseden insan rahat nefes alır. Rahat nefes alanın bedeni ve ruhu dengede olur.
Dengede olan insan problemlerini çözmede başarılı olur.
İşte, çok basit gibi görünen ama yaşamın her anında etkisi olan okumanın gücünü bilelim. Bu gücün tüm sevdiklerimiz tarafınca kullanılmasını sağlayalım. Yaş farkına bakmaksınız ya okuyan ya dinleyen olarak kitapların iyileştirici gücünü yaymaya çalışalım.
Son zamanlarda gerek okul sınavları gerekse yaşam alnındaki etkinlikler için okuma ve anlamanın gücüne dikkat çekiliyor. Anlam arayışından ibaret olan yaşamı anlamsız bırakmamak için kitaplar hep bizimle olsun.
Kitaplar hep yol arkadaşımız olsun.
Olsun ki hem akademik anlamda hem de yaşamda başarılı olalım.
Olsun ki öncelikle kendimizi sonra karşımızdakileri daha iyi tanıyıp ona göre davranış geliştirelim.
Olumsuz davranışımızın başta bize sonrasında muhataplarımıza nasıl zarar verdiğini kitaplardan, anlatılanlardan öğrenelim. Olumlu davranışımızın da onarıcı gücünü daha iyi anlayıp anlatalım…